31 Ocak 2013 Perşembe

11. Gün / Uçak Kalkıyor

Bir günü sabahtan itibaren akşam 9buçuktaki uçağa göre nasıl nasıl uçak kalkıyor diye yaşarsın, gördüm:)

Bugün toplantı günüydü, alt yapı projecisi ile mimari proje ekibi şantiyeye geldi. Hem durumu görmek hem de sıkıntılar hakkında toplanıp çalışabilmek için. Benim asıl sorumlu olduğum kısım mimari projeydi tabi ama her türlü detaya hakim olmam gerektiği için bütün toplantı boyunca aktiftim. İlk başta biraz çekingen başladım. Son zamanlarda yaşadıklarımdan dolayı kendime pek güvenmiyordum. Dün bütün projelerin, detayların çıktısını alıp geldim eve ama fırsat olmadı çalışmaya. Ben de sabah ekip gelene kadar pür dikkat incelemeye başladım.. Bugüne kadar gözden kaçırmış olduğum şeyler olduğunu farkettim. Bazı noktalarda açıklar buldum, bazı yanlışlar buldum, notumu aldım.

Toplantı altyapı ve elektromekanik konularının sıkıntılarıyla başladı ve bir daha durmadı, bir yandan- ki günün büyük bir bölümü bununla geçti- yağmur inişlerini konuşuyoruz, bir yandan elektrik hatlarının çaplarını..

Öncelikle belirtmek isterim ki mimari grubun da ilk marina ve suya bu kadar yakın yaptığı proje olmasıyla, 0.00 kotunda biten bir proje çalışması yapmasının zorluklarını hep beraber görüyoruz. Ve belirtmek gerek ki yağmur inişleri bu noktada ciddi sıkıntılar doğuruyormuş. Sonunda bir çözüm bulduk mu evet, ama o çözüme gelene kadar da baya bir sıkıntı yaşadık.. Denizin bu kadar yakınındayken med-cezir hesaplanmalıymış ve yağmurlu günlerde su 40 cm e kadar çıkarmış.. Saha ekibimiz temel dökmeye çalışırken bunu test edip onayladılar :) Bu testten sonra da benzer bir çalışma daha yapmak istememek de hakları bence, deniz suyunu sondajlamak kadar saçma bişi yok sanırım!

Yağmur suyunu hallettikten sonra, altyapı borularını nereden geçireceğimiz sıkıntı oldu, 'suya denk geliyorum' cümlesi altyapıcının ağlamaklı cümlesiydi. Projede ya havuza denk geliyorlar ya da zemindeki deniz suyuna.. Bir ortasını bulamamışlardı, ta ki tamamen dışarı taşıyana kadar. Bu çözüm aslında ilk önerilenlerdenmiş ama anca anlatabildiler dertlerini ve onayı aldıkları gibi imza istediler :) sorumlu kişi de 'tavuk şaşkınken yenir' diye bi cümle kurdu. Bu kadar da duruma hakimler yani :)) -böyle bir cümle de ilk defa duydum ama güzelmiş-

Sorumlar bazen sakince bazen sesler yükselerek bir şekilde çözüldü ya da çözüleceğinin sözü alındı. Önceki günden aldığım çıktılar ve sabah yaptığım çalışmalar beni duruma hakim bir noktaya getirdi ki bundan çoook memnunum. Dün hatta buraya geldiğimden beri yaşadığım sorumluluk kaynaklı kendine güvensizlik ve stres her verdiğim cevapta, her önerdiğim çözümde, her açıkladığım detayda biraz biraz kayboldu..

Ben bunu yapabileceğimi biliyorum, biliyordum ama aldığım sorumluluk sadece 6 ay önce mezun olmuş biri olarak gözümü korkutuyordu. Ben yeni mezunum ve hala 'mimarım' demeden önce dilime 'mimarlık öğrencisiyim' demek geliyor. Ben daha bu ünvanı almaya alışamamışken, bana bu kadar güvenilmesi sanırım beni biraz endişelendirmişti ama bugün gördüm ki sıkı çalışırsam altından kalkamayacağım bir şey değil. Çok tecrübeli, titiz ve çalışkan bir ekiple çalışıyorum. Hep birlikte bunun altından başarıyla kalkacağımıza inanıyorum.

Bu kadar duygusallık yeter:) Mimar hanımlara sahayı gezdirirken -biraz çamur banyosu biraz batakta yürüme çalışmaları eşliğinde- bir kez daha farkına vardım, bu şantiye küçük ama hızlı ilerlemesi dolayısıyla aslında başlı başına bir ders gibi. Aynı anda herşey birden ilerliyor. Bir yandan yıkım yapılırken bir yandan beton dökülüyr bir yandan dolgu yapılıyor bir yandan duvar örülüyor.. Aynı anda bir çok uygulamayı birden görebiliyoruz ve bence bu açıdan çok şanslıyım ! Hoş diğer şantiye stajım da buna benzerdi ama olsun burda daha içindeyim o yüzden daha kıymetli!



Bugün hoş sohbetler ile güzel bir gün geçirdik ve sabahtan hesaplandığı gibi uçağa yetişmek için koşarak çıktılar.. Neyse bu sefer sıfır sonuçla 9 saat geçirmemiş oldular en azından:) 8 saatte neredeyse sorunların hepsine bir çözüm bulundu. E tabi herkes sonunda mutlu :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder