Kendime gülümsedim çünkü geldiğim ilk gün farklı kişilere anlattığım hikayelerimin aslında 27.günden olduğunu farkettim ve sizlerle de bu günümü paylaşmak istedim. (kayıtta kalmış olmasaydı kaçıncı gün olduğunu asla hatırlayamazdım :))
Şantiyemin ilk ayı dolmak üzereyken, bir cumartesi bünyem artık yeter sinyalleri verirken, yorgunluk; gözlerimden ,ellerimden, ayaklarımdan buram buram akarken, yoğun geçeceğini bildiğim, bi önceki haftadan iyi çalış diye ayarımı aldığım bir cumartesi sabahı, kendime ve bedenime hatta ruhuma bir iyilik yapıp işe 2 saat geç gittim..
Dinlenmiş olmanın mutluluğuyla şantiyeye yürüdüm ve ana kapıdan girdikten sonra ufak çapta bir şok yaşadım.. Geldiğim günden beri ortada ve yol kenarında duran toplamda yaklaşık 8 tane bina yerlebir edilmişti. Önceki akşam 7 sularında işten çıkarken en ufak bir hareket yokken, sabah 10 da yerlebir olmuştu ortalık.. Kırıcılar bir yandan taka taka kırıyor, bir yandan kepçeler molozları kamyonlara yığıyor, bir kamyon gidip yerine hemen yenisi geliyor.. Korkunç bir trafik ve yoğunluk içinde şaşırmış gözlerle etrafa bakarak ofise girdim..
Aradan çok geçmeden Emre Arolat grubu da teşrif ettiler. Beklediğimden çok daha genç bir ekipti. Bütün bir marina projesinin ekibi Emre Arolat başta olmak üzere, bir koordinatör, 6 yıllık (benim asıl projeci diye tanımladığım) mimar ve bir de çizimleri yapan 2 yıllık bir mimar dan oluşmaktaydı. Ekip küçük olunca sahaya çok iş düştü desem yeridir.
Neyse, yeni bir mimar olarak pisayadaki işlerine ve tarzına hayran olduğum, şantiye stajımı yine bir EAA projesi olan Zorlu Center da yapıp, hayranlığımı, gördüğüm eksiklere rağmen pekiştirdiğim ve projeci olacaksam olmak istediğim tek ofisin EAA olduğu düşünülürse; birebir *Bu da bizim mimarımız* diyerek tanıştırıldığımda yaşadığım heyecanı siz tahmin edin artık :)
Saha gezisinden sonra ofiste başlıca tasarım ve uygulamanın uyum sıkıntısı yaşadığı ya da uygulama kolaylığı açısından değiştirmeyi talep ettiğim tasarımlarla ilgili yaptığım çalışmaları sundum kendilerine. Plotter ın bozuk olduğu(zaten çogunlukla öyleydi) güne denk geldiği için 120 mlik binanın cephesine dair istediğim değişikliği anlatmak için bir dizi ölçekli A3 çıktısı alıp, sıralı olarak önlerine koydum. Birleştirmeye vakit bulamadığım için başta anlamsız parçalar halinde görünen kağıt yığınının ölçekli cephe çizimi olduğunu duyduklarında Emre bey ve koordinatörünün yaşadığı şaşkınlık, bana *hayatımda ilk defa bir şantiyede önüme ölçekli çıktı konuluyor, biz bunu ofiste bile başaramıyoruz* diye bir takdirle yansıdı :) proje müdürümüzün bak ne kadar şanslısın koskoca Emre Arolat tan böyle bir övgü almak herekese nasip olmaz cümlesi ile de kıpkırmızı olmama sebep olmuş oldu :)
Bu ilk tanışmanın ardından daha bir çok kez ekibin üyeleriyle farklı kombinasyonlar halinde toplantılar yaptık ve benim kaçıncı şantiyem olduğunu sorduklarında farkına vardığımız, beni çok daha tecrübeli sandıkları ama yeni mezun olduğumu, ilk deneyimim olduğunu öğrendiklerinde yaşadığım haklı gururu size anlatamam :)
Üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen hala bu kadar heyecanla hatırladığım bu olaylar zinciri sanırım işin keyifli geçmesini sağlayan yapının temelleri sanırım kişisel anlamda...
Buarada günün başında yaşadığım şokun perde arkasından da kısaca bahsedeyim...
Projenin başından beri sıkıntı yaratan eski yapıların yerine yapılacak yeni yapıların başladığını görmek isteyen işveren için, projenin sorumlusu, cebindeki biner liralık yüzlük destelerinden operatöre göstermiş ve 24 saatte burayı tertemiz görürsem senindir demiş... Ben operatörün öğle yemeğini sandviç olarak 1sn bile işine ara vermeden yemesini garipsemiş ve uykusuz, ayrıca tuvalet ihtiyacı olmasın diye su bile içmeden çalışmasının sebebini merak ettiğimde, gerçeği öğrenmiştim..
Normalde tembelliğini maximum hissettiren operatörü bile motive eden müdürü hayranlıkla takdir etmiştim :)
eveet heyecanlı ve dolu dolu bir gündü 27.gün.. ve zamanında yazamamdan da anlaşılacağı üzere çılgın bir yoğunluğun başladığı dönemdi, hatırlamak hoş bir keyif..
Dinlenmiş olmanın mutluluğuyla şantiyeye yürüdüm ve ana kapıdan girdikten sonra ufak çapta bir şok yaşadım.. Geldiğim günden beri ortada ve yol kenarında duran toplamda yaklaşık 8 tane bina yerlebir edilmişti. Önceki akşam 7 sularında işten çıkarken en ufak bir hareket yokken, sabah 10 da yerlebir olmuştu ortalık.. Kırıcılar bir yandan taka taka kırıyor, bir yandan kepçeler molozları kamyonlara yığıyor, bir kamyon gidip yerine hemen yenisi geliyor.. Korkunç bir trafik ve yoğunluk içinde şaşırmış gözlerle etrafa bakarak ofise girdim..
Aradan çok geçmeden Emre Arolat grubu da teşrif ettiler. Beklediğimden çok daha genç bir ekipti. Bütün bir marina projesinin ekibi Emre Arolat başta olmak üzere, bir koordinatör, 6 yıllık (benim asıl projeci diye tanımladığım) mimar ve bir de çizimleri yapan 2 yıllık bir mimar dan oluşmaktaydı. Ekip küçük olunca sahaya çok iş düştü desem yeridir.
Neyse, yeni bir mimar olarak pisayadaki işlerine ve tarzına hayran olduğum, şantiye stajımı yine bir EAA projesi olan Zorlu Center da yapıp, hayranlığımı, gördüğüm eksiklere rağmen pekiştirdiğim ve projeci olacaksam olmak istediğim tek ofisin EAA olduğu düşünülürse; birebir *Bu da bizim mimarımız* diyerek tanıştırıldığımda yaşadığım heyecanı siz tahmin edin artık :)
Saha gezisinden sonra ofiste başlıca tasarım ve uygulamanın uyum sıkıntısı yaşadığı ya da uygulama kolaylığı açısından değiştirmeyi talep ettiğim tasarımlarla ilgili yaptığım çalışmaları sundum kendilerine. Plotter ın bozuk olduğu(zaten çogunlukla öyleydi) güne denk geldiği için 120 mlik binanın cephesine dair istediğim değişikliği anlatmak için bir dizi ölçekli A3 çıktısı alıp, sıralı olarak önlerine koydum. Birleştirmeye vakit bulamadığım için başta anlamsız parçalar halinde görünen kağıt yığınının ölçekli cephe çizimi olduğunu duyduklarında Emre bey ve koordinatörünün yaşadığı şaşkınlık, bana *hayatımda ilk defa bir şantiyede önüme ölçekli çıktı konuluyor, biz bunu ofiste bile başaramıyoruz* diye bir takdirle yansıdı :) proje müdürümüzün bak ne kadar şanslısın koskoca Emre Arolat tan böyle bir övgü almak herekese nasip olmaz cümlesi ile de kıpkırmızı olmama sebep olmuş oldu :)
Bu ilk tanışmanın ardından daha bir çok kez ekibin üyeleriyle farklı kombinasyonlar halinde toplantılar yaptık ve benim kaçıncı şantiyem olduğunu sorduklarında farkına vardığımız, beni çok daha tecrübeli sandıkları ama yeni mezun olduğumu, ilk deneyimim olduğunu öğrendiklerinde yaşadığım haklı gururu size anlatamam :)
Üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen hala bu kadar heyecanla hatırladığım bu olaylar zinciri sanırım işin keyifli geçmesini sağlayan yapının temelleri sanırım kişisel anlamda...
Buarada günün başında yaşadığım şokun perde arkasından da kısaca bahsedeyim...
Projenin başından beri sıkıntı yaratan eski yapıların yerine yapılacak yeni yapıların başladığını görmek isteyen işveren için, projenin sorumlusu, cebindeki biner liralık yüzlük destelerinden operatöre göstermiş ve 24 saatte burayı tertemiz görürsem senindir demiş... Ben operatörün öğle yemeğini sandviç olarak 1sn bile işine ara vermeden yemesini garipsemiş ve uykusuz, ayrıca tuvalet ihtiyacı olmasın diye su bile içmeden çalışmasının sebebini merak ettiğimde, gerçeği öğrenmiştim..
Normalde tembelliğini maximum hissettiren operatörü bile motive eden müdürü hayranlıkla takdir etmiştim :)
eveet heyecanlı ve dolu dolu bir gündü 27.gün.. ve zamanında yazamamdan da anlaşılacağı üzere çılgın bir yoğunluğun başladığı dönemdi, hatırlamak hoş bir keyif..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder