23 Eylül 2014 Salı

15 ay sonrasında...

Merhabalar

Size şuanda 3. şantiyemden yazıyorum..
Bu süreçte hiç mi aklıma gelmediniz, elbetteki geldiniz.
Ancak işin, hayatın insanı nasıl sürüklediği ve bazen boşlukların bile nasıl tercih edilemez seçeneklerle dolduğunu hepimiz biliyoruzdur sanırım..

Bu sayfanın bir şantiyenin günlüğünden çok şantiyelerimdeki bende kalanlar olarak devam ettirmeyi uygun buluyorum.
Muhtemelen burası yoğunlaştıgında yine yazmakta zorlanacağım ama olduğu kadar..

Bu geri dönüş yazımı aynı zamanda Bodrum Yalıkavak Marina şantiyemin yazısı olarak hazırladığım serinin bir kapanış yazısı olmasını planladım. bu sebeple o günden bana neler kaldı kısaca bundan bahsedeceğim..

Öncelikle son 3 paylaştıgım yazıyı bir kez daha okudum ve ilk başta şantiyeyi tecrübe etmemiş meslektaşlarım ve benzerleri için mini bir bakış, bi ön bilgi olması için başladığımı ancak bu sürecin teknikten çok sosyal anlamda sürdüğünü ve zaten asıl olayın bu olduğunu anladım..

Henüz 4 aylık bir mimarken kendimi keşmekeşinde bulduğum şantiye bana daha çok insan ın şantiyedeki yeri, önemi ve işlevi konusunda dersler verdi.
Ben proje okumayı biliyordum sahaya çıktığımda, o güne kadar bi derece projeciyi de okumayı öğrenmiştim ama sahadaki ustayı, müdürü, şefi ve işçiyi okumakmış asıl olay, asıl iş. onları idare etmek, onlarla uyum içinde olmak, onlarla doğru ilişkiler kurabilmek, onlara kendini anlatabilmekmiş.

Çok farklı tip insanlarla çalıştım, bana hoş ya da çirkin gelen çeşitli örnekler gördüm ve bunun bana katkısı bütün bu sürecin bana asıl öğretmesi gereken şey olduğunu öğrendim.

Üzerine gördüğüm 3. şantiyedeyim ve size söyleyebilirim ki, patron geldiğinde yapılan temizlik, o gelecek diye yapılan göstermelik işler ve bütün bu keşkemeşlik gerek ve yararmış :) ilk bakışta hiç de öyle görünmese de.. Bunu gördüğünüz ve kabullendiğiniz sürece hayat herkese güzel !

Hatırladığım detaylar ve edindiğim yeni tecrübelerle görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder